gdh'de ara...

DEAŞ Terörü'nün dirildiği yeni adres: İsrail

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle başlayan savaş neredeyse tüm kırılgan jeopolitik fay hatlarını harekete geçirdi. Gıda, enerji ve lojistik alanlarında hali hazırda yaşanan krizler derinleşirken, hibrit çatışma metotları da zenginleşti. Hasımların birbirlerine karşı, gerek ilan edilmiş gerek edilmemiş savaşlarda balistik füze kullanmaları sıradanlaşırken, eskidiği zannedilen terör aparatları da sahneye dönüyor.

1. resim
28.03.2022

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle başlayan savaş neredeyse tüm kırılgan jeopolitik fay hatlarını harekete geçirdi. Gıda, enerji ve lojistik alanlarında hali hazırda yaşanan krizler derinleşirken, hibrit çatışma metotları da zenginleşti. Hasımların birbirlerine karşı, gerek ilan edilmiş gerek edilmemiş savaşlarda balistik füze kullanmaları sıradanlaşırken, eskidiği zannedilen terör aparatları da sahneye dönüyor. 

2019 yılında Suriye ve Irak topraklarında geriletilen terör örgütü DEAŞ iki ülke sınırındaki çöl bölgesinde ıssız topraklarda dar bir alana hapsedilmişti. Örgüt, 2021 yılının Ağustos ayında, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle eş zamanlı olarak Horasan kolu vasıtasıyla kayda değer bir yaşam belirtisi gösterdi. 

 3 Şubat 2022 günü ise DEAŞ ile ilgili son 3 yılın en kayda değer gelişmesi yaşandı. Ancak bu sefer hedef olan DEAŞ lideri Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi’ydi. Ebu İbrahim’in liderliği 31 Ekim 2019’da ilan edilmişti. Liderliği, Suriye’nin İdlib vilayetinde ABD ile PKK/YPG güçlerinin ortak operasyonuyla son buldu. Yaklaşık 1 ay sonra ise 10 Mart’ta Ebu el-Hasan el Haşimi el Kureyşi örgütün yeni lideri olarak ilan edildi. Yeni liderin kimliğine dair bugüne kadar elde edilen kısıtlı bilgiler onun Irak kökenli ve hem ilim hem savaş alanında yetkin bir kişilik olduğuna işaret ediyor. Ebu el-Hasan’ın adının duyurulması ile beraber dünyanın dört bir yanındaki DEAŞ bağlantılı örgütlerin girdikleri biat yarışı da dikkat çekici bir gelişmeydi. Büyük ölçüde zayıflatıldığı düşünülen bir terör örgütünün, gizemli liderine yönelik bağlılığın boyutu şaşırtıcıydı.

Ebu el-Hasan el Haşimi el Kureyşi’nin liderliğinin ilanının üzerinden yalnızca 12 gün geçtikten sonra DEAŞ beklenmedik bir zamanda, ama daha önemlisi beklenmedik bir yerde harekete geçti. 22 Mart günü Berşeba’daki evinden çıkan Arap kökenli İsrail vatandaşı Muhammed Galip Ebu el-Kian 8 dakikada 4 kişiyi öldürdü. El Kian önce bir bisikletliye aracıyla çarparak öldürdü. Daha sonra girdiği bir benzinci ve ardından alışveriş merkezindeki 3 kişiyi bıçakladı. Saldırıya hedef olan 3 kişi hayatını kaybetti. El Kian, silah taşıyan bir otobüs şoförü tarafından vurularak öldürüldü. İsrail iç güvenlik servisi Şin Bet, saldırganın İsrail vatandaşı bir Arap olmasından ziyade DEAŞ mensubu olması karşısında afalladı.

El Kian 2015 yılında DEAŞ’a katılmak için Suriye’ye gitme girişiminde bulununca tutuklanmış ve 4 yıl cezaevinde kalmıştı. İsrail güvenlik yetkilileri onun terör örgütüne duyduğu sempatinin farkındaydı ancak bu saldırı planından haberdar olamamışlardı.

 Bu saldırının münferit bir eylem olup olmadığı anlaşılmaya çalışılırken 27 Mart’ta ikinci saldırı düzenlendi. Bu defa Tel Aviv’in kuzeyindeki Hadera’da 2 İsrail sınır muhafızı, 2 DEAŞ mensubunun silahlı saldırısında öldürüldü. Saldırganlar yine İsrail vatandaşı Araplardı. Amca çocukları oldukları belirlenen İbrahim ve Ayman Ighbariah, saldırı yerinin yakınında istirahatte olan bir grup özel kuvvet askeri ile girdikleri çatışmada öldürüldü. İsrail’in Umm el-Fahm kentinde yaşayan saldırganlardan İbrahim Ighbariah’ın, 2016 yılında Suriye’ye geçme girişiminde bulunduğu sırada Türk güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındığı belirlendi. Her iki teröristin 2015 yılında DEAŞ’a katıldıkları kaydediliyor

Saldırı, DEAŞ’ın haber kanallarında yapılan açıklamalarla sahiplenildi. DEAŞ, 2017 yılında 2 İsrail güvenlik görevlisinin öldürüldüğü saldırıdan bu yana ilk kez İsrail’deki bir eylemini resmi olarak üstlendi. 

DEAŞ’ın açıklamalarında, saldırının 28 Mart’ta İsrail’in ev sahipliğinde Necef’de ABD, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Fas ve Mısır dışişleri bakanlarının katılımıyla düzenlenen zirve toplantısına yanıt niteliği taşıdığı ifade edildi. Terör örgütüne göre işgal altındaki Necef’teki bu toplantı İslam alemini aşağılama amacı taşıyordu ve bir utanç kaynağıydı. 

İsrail, 2020’de başlayan İbrahim Anlaşmaları sürecinin bir halkası olarak gördüğü Necef’teki organizasyonu, tarihi bir zirve toplantısı olarak niteliyordu. Toplantıda İran’ın nükleer programının yanı sıra, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de enerji işbirliği ile Ukrayna-Rusya savaşının bölgeye etkileri ele alındı. 6 ülkenin dışişleri bakanları, bu düzeydeki toplantıların devam edeceği mesajını verdi. 

DEAŞ’ın, Irak ve Suriye’deki zayıf görünümüne karşı, yeni liderliğinin görev gelmesiyle beraber İsrail’de peş peşe gelen terör eylemleriyle ortaya çıkışı önümüzdeki günlerde tartışılacak pek çok soruyu de beraberinde getiriyor. Rusya ile Ukrayna arasında giriştiği arabuluculuk, İran’ın nükleer programına ilişkin yürütülen müzakerelerde “İran Devrim Muhafızlarının terör örgütleri listesinden çıkarılmasına” itirazı, Çin Halk Cumhuriyeti ile savunma sanayi ve liman işletmelerinde ABD’nin itirazlarına rağmen yürüttüğü işbirliği, Türkiye ile enerji odaklı yakınlaşma süreci gibi maddeler İsrail’i yeni bir terör sürecinin hedefi haline getirme potansiyeline sahip alanlar.

El Kaide terör örgütünün 1998’de Kenya ve Tanzanya’daki ABD Büyükelçiliklerine yönelik saldırılarıyla başlayan eylem sürecinde İsrail’e hiç saldırmamış olması şüpheyle yoğrulmuş bir şekilde sık sık gündeme getirilen bir konuydu. DEAŞ’ın yeni liderliğiyle beraber benimsediği hedef değişikliği ise şüphesiz jeopolitik alandaki gelişmelere bağlı olarak beraberinde yeni şüpheleri gündeme taşıyacaktır.