gdh'de ara...

Bu sözleşme istismarı legalleştiriyor

İstanbul Sözleşmesi ile birlikte bir dönem adı duyulsa da medya bültenlerinden hep uzak kalan bir diğer sözleşme ise Lanzarote Sözleşmesi oldu. Konu olarak çocuk istismarı ve çocuk istismarı suçunu tanımlayan sözleşme ilginç çelişkileri de içerisinde barındırıyor.

1. resim
08.09.2022

Lanzarote Sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi kamuoyunda geniş yankı uyandırmış, sözleşmeyle ilgili farklı görüşler ve farklı bakış açısına sahip olan çevreler karşı karşıya gelmişti.

İstanbul Sözleşmesi ile birlikte bir dönem adı duyulsa da medya bültenlerinden hep uzak kalan bir diğer sözleşme ise Lanzarote Sözleşmesi oldu. Konu olarak çocuk istismarı ve çocuk istismarı suçunu tanımlayan sözleşme ilginç çelişkileri de içerisinde barındırıyor. ABD ve Papalık başta olmak üzere İngiltere, Rusya, Tunus’un imzasının bulunduğu sözleşme ayrıca tüm AB ülkeleri tarafından yürürlükte bulunuyor. Sözleşmeyi kabul etmeyen 3 ülke ise Azerbaycan, Ermenistan ve İrlanda olarak yer alıyor. Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’nden 3 yıl önce yürürlüğe alınan Lanzarote ön adıyla Avrupa Konseyi Sözleşmesi ile ilgili uyaran uzmanlar, Lanzarote’nin dünyada moda ve porno sektörü için çocukları istismar etmenin önünü açtığını aile ve çocuk gelişimi açısından İstanbul Sözleşmesi’nden çok daha ciddi tehdit oluşturduğunu belirtti.

Konuyla ilgili gdh’a açıklamada bulunan Hukukçu Yazar Muharrem Balcı, Lanzarote Sözleşmesi’ni açıklayan kavramlar sözlüğü görevi gören Lüksemburg Raporu’nun göz ardı edildiğini söz konusu sözleşmenin Türk toplumu açısından tehdit içerdiğini dile getirdi. Dr. Mücahit Gültekin ise sözleşmenin çocukların cinsel istismarının, cinsel sömürüsünün uluslararası hukuk alanında uluslararası sözleşmeler tarafından legalize edildiğinin önemine dikkat çekti.   

46 ülkede imzalanmış olan sözleşmenin bu 46 ülkenin tamamında uygulanmadığını belirten Hukukçu Yazar Muharrem Balcı, “10 Eylül 2011’ de Türkiye’de yürürlüğe giren Lanzarote Sözleşmesi’ni, Türk İç Hukuku uygulamakla yükümlülük altına alındı. Sözleşmenin en temel öğesi çocuk tanımı ve burada çocuk tanımı dünyanın neresinde olursanız olun 18 yaşının altında olan herkesi çocuk olarak tanımlıyor. Alt tanımında çocuk istismarını ve çocuk istismarının suç boyutunu tanımlayan bu sözleşme yalnızca bunlarla kalmıyor, çocuk haklarına ilişkin birçok ayrıntıyı da içerisinde barındırıyor. Fakat sözleşmeyi bir bütün olarak ele aldığınızda amacın çocukları cinsel saldırılara karşı güvence altına almak olmadığını görüyorsunuz” diyerek çocuk tanımının yapıldığı maddelerden sonra çocuklara ilişkin cinsel rıza yaşı ibaresinin yer aldığına dikkat çekti.

Sözleşmedeki bazı ülkelerde resmi cinsel rıza yaşları

Danimarka'da cinsel rıza yaşının 13'e düşürülmesi gündemde..
Danimarka'da cinsel rıza yaşının 13'e düşürülmesi gündemde..

Alenen pedofilinin önünü açıyor!

Bu ifadelerin toplumsal olarak da karşılığı olamayacağının altını çizen Balcı, “Avrupa’da bazı ülkelerde bu cinsel rıza tanımını 13-14 yaş gruplarında görüyoruz. Bu alenen pedofilinin önünü açtığı gibi 18 yaşının altı olarak tanımlanan ‘çocuk’un tamamen istismarı demek. Bizim toplumumuzda böyle bir ifadenin karşılığı yok. Açıkça zinadan söz ediliyor. 18 yaşına kadar çocuk kabul edilen bireyler için aynı kriterlerin arasına cinsel rıza yaşı ibaresi konularak hukuki karşılığıyla bir teşvik yoluna gidildiği gayet açıktır. Özellikle bu sayede ve sadece bu cinsel rüşt yaşı kavramıyla dünyada moda ve porno sektörü bu sözleşmeden yararlanarak çocukları meta olarak kullanabiliyor” ifadelerini kullandı.

Lanzarote Sözleşmesi Madde 2
Lanzarote Sözleşmesi Madde 2

Lanzarote’nin çok büyük bir tehdit olduğunun altını çizerek İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini örnek gösteren Balcı, “1 Haziran 2020’de İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan bir iftar programında sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldi. Bu programın gündeminde İstanbul Sözleşmesi vardı Cumhurbaşkanı orada ‘Bu bir nas değildir’ ifadesini kullanmıştı. Hatta daha sonra ilk açıklama Numan Kurtulmuş’tan geldi. Bu sözleşme 2011’de daha imzalanmadan 15 yıl önce Türk Ceza Kanunu’na ve Türk Medeni Kanunu’na madde madde girdi. Konuyla ilgili Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da Şeklinde beyanı bulunuyor.

“İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye çekildi ama o sözleşmenin uygulama Kanunu olan 6284 sayılı Kanun şu an yürürlükte.” Adalet Bakanı Bekir Bozdağ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündemine girdiği an hükmü kalmayacaktır

Yani İstanbul Sözleşmesi bütün hükümleriyle uygulansa moral anlamında bir gelişme olduğunu belirtebiliriz. Bundan sonraki aşama kanunlarda hükümlerin yavaş yavaş ele alınmasıdır. Bilinmesi gerekiyor ki İstanbul Sözleşmesi hükümetin gündemine girmedi sadece Cumhurbaşkanı’nın gündemine girdi. Hatta AK Parti içerisinde sözleşmeyi savunan bürokratlar olduğunu çok iyi biliyorum. Bu sözleşmelerin içeriklerini tam olarak okuduklarını sanmıyorum. Fakat bir hukukçu olarak söylüyorum. Lüksemburg raporuna bakılması gerekiyor. Bu konuya da duygusal yaklaşmak gerekiyor. İnanıyorum ki bu korkunç sözleşme de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündemine girdiği an hükmü kalmayacaktır” diyerek Lanzarote Sözleşmesi’nin feshedilmesinin önünün açık olduğunu dile getirdi.

14 Yaşında bir kız çocuğu podyumda öldü

Şimdi böyle bir durum karşısında insan ne bekliyor? Yani işte, insan hakları örgütleri ayağa kalksın, kadın hakları savunucuları ortalığı birbirine katsın, çocuk hakları savunucuları kıyameti koparsın, sokaklara çıksınlar, yürüyüş yapsınlar, dilekçe yazsınlar, siyasileri baskı altında tutsunlar bunu bekliyoruz değil mi? Hayır hiçbirisi olmadı.

Konuyla ilgili uzun süredir çalışmalarıyla gündeme gelen Dr. Mücahit Gültekin ise Lanzarote’nin çocuk istismarını legal bir hale getirdiğini söyledi. Dünyaca ünlü ESSE firmasının podyumda çalışmaktan ölen çocuk mankeni Vlada Dzyuba’nın yaşadıklarına dikkat çeken Gültekin, “Olay gerçekten çok dramatik. Haberin bültenlerde yer aldığı hali ise daha garip, ‘genç manken çok çalışmaktan dolayı öldü’ şeklinde başlığı atılmış bu haber 14 yaşındaki bir çocuktan genç ifadesi ile bahsediyor. Haberden bir kaç gün sonra Vlada Dzyuba'nın çok çalışmaktan dolayı değil de zehirlenerek öldürülmüş olabileceğini iddia eden haberler yayılmaya başlandı. Çünkü Vlada'nın vücudunda toksit maddelere rastlanmıştı. Haberlere göre yapılan otopsi sonucunda zehirli maddelere rastlanmıştı. Şimdi böyle bir durum karşısında insan ne bekliyor? Yani işte, insan hakları örgütleri ayağa kalksın, kadın hakları savunucuları ortalığı birbirine katsın, çocuk hakları savunucuları kıyameti koparsın, sokaklara çıksınlar, yürüyüş yapsınlar, dilekçe yazsınlar, siyasileri baskı altında tutsunlar bunu bekliyoruz değil mi? Hayır hiçbirisi olmadı, Vlada ile ilgili haberler gazetelerin magazin sayfalarında, ikinci üçüncü sayfalarında yer alıp okunup geçip gitti. Acaba moda sektöründe Vlada'nın koşullarında çalışan kaç tane çocuk var? Moda endüstrisinde, belki Vlada Dzyuba kadar işte ölüme gidecek kadar olmasa da yine de büyük acılar çeken ve büyük dayatmalarla zor koşullar altında çalışan kaç tane çocuk var? Bunu araştırmaya başladım. Moda endüstrisinin çocuklarla ilişkisi de böyle bir şey, yani bu konuda çok fazla bilgiye rastlayamıyorsunuz._ Fakat iki bilgi dikkatimi çekti, bunu sizlerle paylaşmak istiyorum; birincisi hem Türkiye'deki hem dünyadaki manken ajanslarının çocuklarla çok küçük yaştan itibaren çalışmaya başladığını öğrendim. Yani böyle 2-3-4 yaşlarından itibaren manken ajansları çocukları defilelerde, podyumlarda kullanmaya başlıyorlar. Bir bunu gördüm, Türkiye'deki manken ajanslarını incelerseniz gerçekten gördükleriniz sizi sadece şaşırtmayacak” diyerek korkunç ayrıntıların göze çarptığına dikkat çekti.

Lüksemburg Raporu "Çocuk Erotikası" ifadeli korkunç bir kavramı açıklıyor.
Lüksemburg Raporu "Çocuk Erotikası" ifadeli korkunç bir kavramı açıklıyor.

Çocukların olumsuz koşullarda çalışılmasını tüm dünyada meşru kılan bir gerçeğin olduğunu belirten Gültekin, “Tam ismine dikkatinizi çekmek istiyorum: Çocukların Cinsel Suiistimal ve Cinsel İstismara karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, 50 maddeden oluşan bu sözleşmenin dikkatimi çeken noktalarına değinmek istiyorum. 18 ve 23. maddeleri arasının daha önemli olduğunu anlıyoruz. Çünkü hem çocuğun cinsel sömürüsü ve cinsel istismarı bu maddelerde tanımlanıyor, hem de bunlara uygulanabilecek cezai müeyyideler yine bu maddeler içerisinde yer alıyor. Sözleşmenin 20. Maddenin ikinci fıkrası, çocuk pornografisini tanımlıyor ve diyor ki ; ‘Görsel olarak bir çocuğun gerçek veya temsili açık cinsel ilişkiye girdiğini ortaya koyan veya bir çocuğun cinsel organlarının cinsel amaç öncelikli olarak her türlü gösterimini içeren herhangi bir materyali ifade eder’. 3. Fıkrada ise ‘Taraflardan her biri aşağıda belirtilen pornografik materyallerin üretimi ve sahipliğine 1- a ve e fıkralarını kısmen veya tamamen uygulamama hakkını saklı tutabilir. Tamamen temsili sunumlardan veya var olmayan bir çocuğun görüntülerinden oluşan; 18. maddenin 2. fıkrasının uygulanmasında belirlenen yaşa ulaşmış ve bu görüntüleri kendi rızalarıyla ve sadece kendi özel kullanımları için üretip iyeliklerinde bulunduran çocukları içeren...’ yani Lanzarote Sözleşmesi çocukların çocuk pornografisi üretmesini ve kullanmasını, kendi kişisel kullanımlarıyla sınırlı da olsa, yasaklamıyor, buna tolerans gösteriyor” diyerek Lüksemburg raporunda da Lanzarote ile ilgili ayrıntıların yer aldığını söyledi.

“Lanzarote Sözleşmesi ve pek çok ulusal hukuk Sistemi akranlar (18 yaşın altında)
arasındaki cinsel ilişkilerle bir çocukla yetişkin arasındaki cinsel ilişkiler arasında
ayrım gözetir. Çocuğun gelişim halindeki yeteneklerinin tanınması ve cinsel rıza yaşına gelmiş çocukların cinsel ilişkiye hakkı olduğunun (bu ilişkilerin sömürücü ya da
istismarcı nitelik taşımaması koşuluyla) kabulü açısından Lanzarote Sözleşmesi, Taraf Devletlerin belirli davranışları suç sayma yükümlülüğüne istisna getirmiştir."
“Lanzarote Sözleşmesi ve pek çok ulusal hukuk Sistemi akranlar (18 yaşın altında) arasındaki cinsel ilişkilerle bir çocukla yetişkin arasındaki cinsel ilişkiler arasında ayrım gözetir. Çocuğun gelişim halindeki yeteneklerinin tanınması ve cinsel rıza yaşına gelmiş çocukların cinsel ilişkiye hakkı olduğunun (bu ilişkilerin sömürücü ya da istismarcı nitelik taşımaması koşuluyla) kabulü açısından Lanzarote Sözleşmesi, Taraf Devletlerin belirli davranışları suç sayma yükümlülüğüne istisna getirmiştir."

Çocukların bir çok amaç için kullanıldığını ve Lüksemburg Raporu’yla da konuya açıklık getirildiğini belirten Gültekin, “Lanzarote Sözleşmesi ‘hazırlama’ kavramını kullanıyor. Lüksemburg Raporu bu hazırlama kavramının içini açıyor. ‘Hazırlama konusunu ele alan bir başka potansiyel zaafı da devletlere bu tür fiilleri yalnızca cinsel rıza yaşına ulaşmamış çocuklara yöneldiğinde suç sayma yükümlülüğü getirmesidir. Böylece, söz konusu yaşın üzerinde olup yine de sömürücü nitelikte bir duruma sürüklenebilecek ya da bu yönde manipüle edilebilecek kişilere yeterli koruma sağlanamamış olmaktadır.’ Yani birtakım kişiler, gruplar ve merkezler çocukları cinsel amaçlar için özendirebilirmiş ve teşvik edebilirmiş. Hazırlama kavramı bunu içeriyormuş. Söze geldiğinde geldiğinde çocuklar için, çocuk hakları için uluslararası STK'lar, uluslararası şirketler yeri göğü ayağa kaldırabiliyor ama en mide bulandıran, en iğrenç, en insanlık dışı eylemlerde 13 yaşındaki 14 yaşındaki çocukların cinsel istismarına göz yumulmasına tolerans gösterilmesini sağlayan sebep nedir? İşte bunun en temel sebebi başlangıçta anlatmış olduğum moda endüstrisidir. Çocukların, kadınların ve erkeklerin bedeninden kazanan, onların bedenini sömürgeleştirerek, onların bedenini metalaştırarak kazanan çok devasa bir sektör var, çok devasa kazanılan kârlar var, işte onların bu maddelerde elinin olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin bu kirli sözleşmeden bir an önce dönmesi gerekiyor” diye konuştu.