gdh'de ara...

ABD, Türkiye'nin önemli bir jeopolitik güç olduğu gerçeğiyle yüzleşiyor

Rusya-Ukrayna arasındaki savaş hızlandıkça ve Moskova'ya karşı birleşik cephe kurma ihtiyacı büyüdükçe, Türkiye ve ABD uzun süredir sorunlu olan ilişkilerini onarmaya çalışıyor. Böyle bir ortamda; Nisan 2022'nin başlarında açıklanan yeni bir ABD-Türkiye Stratejik Mekanizması ileriye dönük umut verici bir adım olarak kabul edilmelidir.

1. resim
13.05.2022

Mekanizma, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında Ekim 2021'de Roma'da gerçekleşen G20 zirvesi sırasındaki görüşmede varılan bir mutabakattan doğdu.

Girişimin açıklanmasının ardından ABD Ticaret Bakanlığı Uluslararası Ticaret Müsteşarı Marisa Lago, ticari ilişkilerdeki fırsatları araştırmak ve Türkiye'nin Rusya'ya enerji bağımlılığının başka enerji tedarikçileri ile nasıl çeşitlendirilebileceğini görüşmek üzere Türkiye'yi ziyaret etti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Biden yönetiminin göreve başlamasından bu yana iki ülke arasında kabine düzeyindeki ilk ikili ziyaret için 18 Mayıs'ta ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüşmek üzere ABD'ye gidecek. İlk planlar bu toplantıyı Washington DC'de yapmaktı, ancak toplantı yeri New York'a taşındı.

Türk ve Amerikan kaynakları, Stratejik Mekanizma'dan pratik ikili işbirliğini geliştirmeye vurgu yaparak, tüm konuların tartışılabileceği yapılandırılmış bir platform olarak bahsetmektedir. İki ülke çalışma grupları kurdu ve 2018'de konsolosluk meseleleri, Suriye politikası ve Türkiye'nin Rus S-400 hava savunma sistemini satın alması konusundaki anlaşmazlıkları çözmek için görüşmeler yapmaya başladı.

Stratejik Mekanizma, 2018 çalışma gruplarının fiyasko ile sonuçlanan kaderinden kaçınacaksa, Washington ve Ankara'nın sürece ciddi şekilde yatırım yapması ve siyasi olarak sahiplenmesi gerekecek.

Mekanizma, Ankara ve Washington'da ortak bir nokta bulunmadıkça başarılı olamayacaktır. Jeopolitik gelişmeler, şu anda her iki ülkeyi de şu anda bu ortak taahhüt noktasına götürüyor. Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı ve sistemik rekabeti, Türkiye ve ABD'nin birbirine bakışını etkiledi. Bu olaylar iki ülke arasında böyle bir mekanizma fikrini geliştirdi.

Türkiye için Rusya'yı dengelemek her zaman göz önünde bulundurulan bir konu olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri ise, Türkiye'nin yakın bölgesinde ve ötesinde önemli bir jeopolitik güç olduğu gerçeğiyle yüzleşiyor ve Türkiye'nin müttefikliği yeniden önem kazanmaya başladı.

ABD-Türkiye ilişkileri 2003'te ABD'nin Irak'ı işgaliyle ilgili görüş ayrılıklarıyla başlayarak ciddi şekilde kötüleşti. İkili ilişkiler o zamandan beri çoğunlukla aşağı yönlü bir seyir izliyor. Suriye politikası, Washington'un Türkiye'deki 2016 darbe girişimine gönülsüz tepkisi gibi konular da dahil olmak üzere, birikmiş bir dizi anlaşmazlık, ilişkiyi yavaşlattı. Ankara'nın Rusya'nın S-400 hava savunma sistemini satın alma kararı ve ardından gelen ABD yaptırımları Washington'daki başlıca genel hoşnutsuzluklar denilebilir.

Stratejik Mekanizma, anlaşmazlıkların ABD-Türkiye ilişkilerinde yarattığı olumsuz etkiyi kırarak bu eğilimi tersine çevirebilir. Ancak bunun gerçekleşmesi için Washington ve Ankara'nın net, karşılıklı olarak üzerinde anlaşmaya varılmış hedefler belirlemesi ve mevcut anlaşmazlıkların eskimiş gündemine takılmaktan vazgeçmesi gerekecek.

Nitekim 2018 yılında oluşturulan çalışma grupları, bu hedeflere ulaşamamanın zarar verici etkilerine örnek teşkil etti. Bu sefer ise iki ülke arasında kurulan Stratejik Mekanizmanın arkasındaki fikir farklı. Anlaşmazlıkları tartışma olasılığını dışlamadan pratik bir işbirliği gündemi ile hareket edilmek isteniyor.

Gelecekteki Euroatlantik güvenlik mimarisi ve Rusya'nın buradaki rolü ve savaşın parçaladığı Ukrayna'yı yeniden inşa etme ve iyileştirmede ikili ABD-Türkiye işbirliği akla gelen ilk iki tema. Bu arada ABD firmalarının Rusya'dan ayrılması ve en azından bir kısmının yatırımlarını ve üretim hatlarını değiştirme ihtiyacı ve güvenilir tedarik zincirlerinin öneminin anlaşılması, Türkiye'nin katma değer getirebileceği yeni dinamikler yaratıyor.

Liste uzatılabilir. Türkiye'nin Afrika'ya iddialı politikası ve kıtadaki artan etkisinin yanı sıra Ermenistan ile ilişkileri onarmak için çabaları, Türkiye ve ABD'ye daha fazla yakınlaşma fırsatı sunuyor. Suriye politikasındaki bazı ciddi farklılıklara rağmen, Türk ve ABD'li yetkililerin, Suriyeli mültecilerin kendi ülkelerine gönüllü dönüşlerine izin verecek siyasi bir çözümü kolaylaştıracak seçenekleri araştırmaya devam etmesi gerekiyor.

Ankara ve Washington bu alanların bazılarında işbirliğini geliştirebilirse, farklı güvenlik ve savunma çıkarlarından oluşan ABD-Türkiye ortaklığı, niteliksel olarak iyileştirecektir. Stratejik Mekanizma bu ilişkiyi genişletmeye ve daha dayanıklı hale getirmeye yardımcı olabilir.

İşte bu noktada işler daha da karmaşık hale geliyor ve Ankara ile Washington arasında sadece siyasi içerik açısından değil, aynı zamanda diplomatik müzakere yöntemleri açısından da bir uyumsuzluk var.

Birincisi, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı ve genel olarak saldırgan duruşu ve buna bağlı jeopolitik dinamikler, Ankara ile Washington arasında bir yakınlaşma yaratmış olsa da, her iki tarafın da Ukrayna aleyhine kendi elinin güçlendirildiğine inanması riski var. Adil olmak gerekirse, ikisinin de böyle düşünmek için geçerli nedenleri var.

Türkiye, krizin ardından açıkça değerlenen jeopolitik gücünün değerine odaklanma eğilimindeyken, ABD Ankara'da yeni bir uyanışa ihtiyaç olduğunu vurgulamayı tercih edecek. Hem Türkiye hem de ABD, bu fırsatı abartmamaya dikkat etmelidir.

İkinci olarak, Stratejik Mekanizmayı ikili anlaşmazlıklara keskin bir şekilde odaklanma yükünden kurtarmak akıllıca olsa da, bu konuların basitçe bir kenara bırakılabileceğini varsaymak hata olur.

İki ülke arasındaki ilk iki öncelik, S-400 muamması ve Suriye'deki farklılıklar. İlk noktada da Türkiye ılımlı davranmalı ve aynı zamanda Rusya'dan ek sistemler alma hakkını elinde bulundurduğu gibi açıklamalar yapmaktan kaçınmalıdır. Bu konudaki ilerleme ve ayrıca Türkiye'nin mevcut uçakları için son teknoloji ürünü kırk F-16 savaş uçağı ve seksen modernizasyon kiti satın alma talebi, ikili ilişkilerde önemli bir atılıma işaret edecek ve olumlu dalgalanmalar yaratacaktır. Diğer yandan, zaten F-16 sorununun yavaş yavaş doğru yönde gelişebileceğine dair cesaret verici işaretler var.

Suriye'de ileriye doğru bir yol bulmak da aynı derecede önemli olacak. ABD'nin, Türkiye'yi hedef alan, ABD ve AB'de terör örgütü olarak kabul edilen PKK ile bağlantılı Kürt unsurlarına yardım sağlamaya devam ettiği algısı, Türkiye'nin ABD'ye yönelik yaklaşımına ağır bir darbe vuruyor. Bunun ikili ilişkilere verdiği zarar göz ardı edilemez. Birleşik Devletler bu durumu kendi içinde normalleştirmiş olsa da, Türkiye'den aynısı beklenemez. Bu beklenti, ABD'nin Türkiye'ye geçmişte defalarca verdiği güvencelerle de örtüşmez. Son zamanlarda ABD'nin Suriye'deki bu Kürt unsurlarla ilişkisini nasıl azaltacağını düşünmeye başlaması ve Türkiye'nin DEAŞ'ın oluşturduğu tehdide karşı Suriye'deki ABD güvenlik çıkarları için öne çıkması, doğru adım olacaktır.

Ankara ve Washington arasındaki güveni yeniden tesis etmek ve birikmiş olumsuz algıları değiştirmek sabır ve somut adımlar gerektirecektir. Stratejik Mekanizma faydalı bir kuvvet çarpanı olabilir.

Her iki taraftaki şüphelere rağmen, ABD-Türkiye ilişkilerinde bardağın yarısı dolu. Süreç, akıllıca ve doğru politika seçimleriyle devam ettirilebilirse, kurulan Stratejik Mekanizma bu ivmeyi güçlendirmeye yardımcı olabilir.

Carnegie Endowment for International Peace'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.